-
1 alıcı
alıcı sbir şeye \alıcı gözüyle bakmak etw näher betrachten [o ansehen]\alıcı bulmak einen Abnehmer [o Käufer] findenbir mektubun/paketin \alıcısı der Empfänger eines Briefes/Päckchens -
2 alıcı
1. customer. 2. receiver, recipient. 3. (radio, telephone) receiver. 4. movie camera. - bulmak (for something) to sell, have a market, be in demand. - gözüyle bakmak to look carefully and with interest. - kılığına girmek to pretend to be a customer, act as if one wants to buy something. - kuş bird of prey. - melek the Angel of Death. - verici 1. one who takes back a present he has given. 2. two-way radio. - yönetmeni/yönetmen cameraman. -
3 Abnehmer
-
4 preneur
-
5 preneuse
-
6 anbringen
an|bringenirr vt1) ( herbeibringen) getirmek2) ( befestigen) takmakBeschwerde \anbringen şikâyette bulunmak; ( Gründe) göstermek; ( Änderungen) yapmak;seine Kritik \anbringen eleştiride bulunmak6) ( anziehen können) giyebilmek -
7 Abnahme
Abnahme <-n> f2) ( Entgegennahme) teslim alma [o alınma]3) ( Anerkennung) kabul;\Abnahme der Güter comm malların teslim alınması;\Abnahme des Werkes jur ( Werkvertrag) işin kabulü4) ( Kauf) alım;bei \Abnahme von 100 Stück 100 tane alındığında;\Abnahme finden wirtsch alıcı bulmak2. f1) ( Verringerung) eksilme, azalma2) ( TÜV) muayene3) ( des Mondes) küçülme -
8 sell
satmak; satilmak, alici bulmak; sattirmak; ikna etmek, benimsetmek, inandirmak, kabul ettirmek, satmak; kandirmak, aldatmak, yutturmak, dalavere, oyun, dolap, üçkâgit -
9 strike the right chord
can alıcı noktaya dokunmak, hassas yönünü bulmak -
10 strike the right chord
can alıcı noktaya dokunmak, hassas yönünü bulmak
См. также в других словарях:
alıcı bulmak — müşteri bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıcı — is. 1) Satın almak isteyen kimse, müşteri 2) Kendisine bir şey gönderilen kimse 3) fiz. Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren aygıt Radyo alıcısı. 4) fiz. Almaç 5) sin., TV Kamera 6) hlk. Azrail Birleşik Sözler alıcı kuş alıcı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağma gitmek — bir şey çok alıcı bulmak, çok satılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük